Clemens, Titus Flavius Kimdir? Hayatı ve Eserleri: (150-215) Hıristiyan tanrıbilimci. Anadolu-Yunan felsefesiyle Hıristiyanlık arasında bağlantı kurmaya çalışmıştır. Atina’da doğduğu, Filistin’de öldüğü sanılmaktadır. İskenderiyeli Clemens olarak da tanınır. Puta tapıcı bir ailenin oğlu olan Clemens, önce Yunanistan, Güney İtalya ve Suriye’de din ve felsefe okudu; özellikle Platon felsefesiyle ilgilendi. 175’te Mısır’a giderek İskenderiye’ye yerleşti. Burada, Stoacı’yken sonradan Hıristiyan olan ve “Kilise Felsefesi” denen, Hıristiyan düşüncesinin öncülerinden Pantaneos’la tanıştı. Pantaneos’un başında bulunduğu okul, Hıristiyanlar’a Yunan kültürünü, puta tapıcılara da Hıristiyanlık’ı öğretmek amacıyla kurulmuştu. Hıristiyanlık’ı benimseyerek papaz olan Clemens, bu okulda dersler vermeye başladı; Pantaneos’un ölümünden sonra da okulun başına geçti. 202’de İmparator Septimus Severus Hıristiyanlar’a karşı büyük bir kıyım başlatınca Clemens Suriye’ye kaçtı.
Clemens’in felsefeye yaklaşımı Platon’un görüşlerini, Stoacılık’ın ahlak anlayışım yorumlama yoluyladır. Eski Yunan felsefesiyle Hıristiyanlık arasında bir bağlantı kurmaya çalışmıştır. Felsefe tanrısal nitelikler taşıyan bir başarı ürünüdür. Felsefenin amacı bütün insanları aydınlatmak, onlara iyiliğin, güzelliğin, bilgeliğin ne olduğunu öğretmektir. Bu özelliği dolayısıyla felsefe Tanrı kayrasından kaynaklanan bir bilgi, aydınlatıcı bir ışıktır.
Clemens’in felsefeyle ilgili düşünceleri Stromateis adlı yapıtında toplanmıştır. Bu yapıtından felsefeyi
Platonculuk’tan, Stoacılık’tan, Epikurosçuluk’tan ve özellikle Aristotelesçi
görüşten ayrı bir biçimde yorumlar. Bilgi, bir içe doğuştur, bir aydınlanmadır.
Bilginin gittikçe yükselen belli aşamaları vardır. Bu aşamaların en yükseği
“gnosis”dir. Gnosis bütün akıl yürütmelerin, inanın üstündedir. Onun başlıca
özelliği ruhu arındırması, onu tanrısal evrene doğru yükseltmesidir. Bu
bilgiyi edinen bir kimsede tutku, üzüntü, öfke, kıskançlık, küçümseme gibi
duygusal eğilimler bulunmaz, o kimse tanrısal evreni, derin bir içekapanışla
kavrar. Felsefe kişinin bu bilgi aşamasına ulaşmasını sağlar. Bu nedenle
felsefe ile Hıristiyanlık arasında düşünce bakımından bir bağlantı vardır.
Felsefe ile bağlantılı olan Hıristiyanlık’ın amacı da kişiyi
eğitmek, olgunlaştırmak, ruhu tanrısal öze yaraşır bir biçimde arındırmak,
gerçeklerin anlaşılmasını sağlamaktır. Hıristiyanlık’ın dile getirdiği
yaratılış olayının özünü, İsa’nın kişiliğinde somutlanan “kelam” oluşturur.
Kelam, bir bakıma, insanın yaratılmasını sağlayan tanrısal güçtür. Kelam
tanrısal evren olan göklerden inerek insan varlığında görünüş alanına
çıkmıştır. Bu nedenle felsefenin başka bir görevi de kelamı bilmektir. Kelamı
bilmek insanı başka nesneleri öğrenme gereğinden kurtarır. Gerçek bilge bu
kelamı bilendir. Bu kelamı bilmek inanın konusu olduğu gibi, insandan
kaynaklanan ve gerçek felsefe olan Hıristiyanlık’ın özü olan gnosistir.
Clemens’e göre Tanrı’nın varlığını kesin kanıtlarla saptama
olanağı yoktur. Bir nesnenin varlığı ancak kendi ilkeleriyle saptanabilir. Oysa
Tanrı bütün ilkelerin, tanımlamaların üstündedir. Onun ilkesi yoktur. Onun
varlığına ancak inanılır.
Clemens, temel yapıtlarında puta tapıcılara ve sapkın
Hıristiyanlara seslenir. Puta tapıcılığın, tanrısallığın niteliğini böldüğü
için yanlış olduğunu söyler. Proprepticus adlı yapıtında puta tapıcıları bir inancın, özellikle de
Hıristiyan inancının savunulabilir olduğuna inandırmaya çalışır. Stromateis’âe Gnostikler’e karşı bilginin inançtan doğduğunu ve gerçek bir
Hıristiyan bilgisinin var olduğunu savunur.
Paedagogus adlı yapıtında Hıristiyan davranışı üzerine ayrıntılı önerilerde
bulunan Clemens, ahlaka ilişkin düşüncelerini açıklar. Hıristiyanlar’a Stoacı
anlayışı andıran bir yaşama biçimi önerir.
Clemens, Tanrı’yı Pythagoras ve Platon’da görülen bir
soyutlamayla anlamaya çalışır. Ona göre Tanrı’yı yarattığı nesnelerle bir
tutmamak gerekir. Tanrı, deneyüstü basit birlik, ilk ilke ve her şeyin
nedenidir. Ona mantıksal ilkeler uygulanamaz, bu yüzden de bilinemez. Oğul ya
da Logos, her şeyi kapsayan evrensel bir bütünlüktür; bilgeliği, bilgeyi ve
doğruyu yansıtır.
En yüce iyilikle iyi olan Tanrı, insanı iyilikle yaratmış, ancak insan, özgürlüklerini aşırılığa vardırarak dünyaya kötülüğü getirmiştir. Ancak Tanrı yine de bağışlayıcıdır. İsa Tanrı tarafından dünyaya yalnızca insanları aydınlatmak ve iyi örnek olmak için gönderilmiştir.
Doğrunun bir ve biricik olduğunu öne süren Clemens, onun Tanrı’dan
geldiğini ve kilise geleneğinde korunduğunu söyler. Temel Hıristiyanlık öğretileriyle
uyumlu olan her şey doğrudur. Birçok parçalardan oluşan bir bütün olan,
doğrunun parçaları bir araya getirilirse eksiksiz Logos ya da Doğru’ya
ulaşılabilir.
Clemens’in Yunan felsefesinden etkilenerek yaptığı yorumların,
biraz seçmeci bir nitelik taşımasına karşılık, ilk kez gerçek bir bireşime
ulaşmayı başardığı söylenebilir. Bu bireşimi daha sonra Origenes geliştirmiş;
4.yy’daki Kilise Babaları’nın ve Augustinus’un tanrıbilimine kaynak olmuştur.
Titus
Flavius Clemens Eserleri:
- Stromateis, 1550, (“Derlemeler”);
- Paedagogus, 1550, (“Eğitimci”);
- Proprepticus, 1550, (“Öğütleme”).
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri
Ansiklopedisi, Cilt 26, Anadolu yayıncılık.
Yorumlar kapalı.