İmam müslim kimdir? hayatı ve eserleri: Ebü’l-Hüseyn, Müslim b. el-Haccâc b. Müslim el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî, pek meşhur bir muhaddisdir. (204) târihinde Nîsâbûr’da doğmuş, neşv ü nema bulmuş hadîs ilmindeki ihatasını pek mükemmel bir hâle getirmek için bir müddet vatanım terk ederek Hicaz’a, Mısır’a, Şam’a, defeât ile Irak’a gitmiş, en yüksek âlimlere, muhaddislere mülâki olmuş, nihayet (261) târihinde Nîsâbûr şehri hâricinde bulunan (Nasr-Âbâd) da vefat etmiştir. Kabri bir ziyâretgâhdır. Rahmetu’llâhi aleyh.
Meşâyihi:
İslâm âleminin pek ulvî bir siması olan İmam Müslim, birçok zevattan ilm ü irfan tahsil etmiş, bahusus Yahya b. Yahya en-Nîsâbûrî, Kuteybe İbn-i Saîd, İshâk b. Râheveyh, Ahmed b. Hanbel, Abdu’llah b. Mesleme, Ahmed b. Yûnus gibi bir nice ekâbirden hadis ahzetmiş, bahusus İmâm-ı Buhâri’ye, Nîsâbûr’a son geldiği zaman mülâki olarak o büyük muhaddis hakkında pek-çok hürmetler göstermiştir. Şâfiiyyü’l-mezheb bulunuyordu.
Kendisinden de Tirmizî, İbrahim b. Ebî Tâlib, İbn-i Huzeyme, es-Serrâc, İbn-i Sâid, Abdü’r-Rahmân b. Ebî Hatim gibi meşâhîr rivayette bulunmuşlardır.
Tefsir İlmindeki Mevkii:
İmam Müslim, Ilm-i tefsire bihakkın vâkıf, müfessirlerden ma’dûddur. Vâkıâ tefsire dâir müstakil bir eser vücûde getirmiş olduğunu bilmiyoruz. Fakat hadîs’e âid yazdığı muhalled kitabları, rivayet tarikiyle yazılan tefsirlerin pek kıymetli menba’larından bulunmaktadır. Bu kitablarda tefsiri tenvir edecek birçok âhâdîs-i şerife mündericdir. Maahâzâ (El-Cârniu’s-Sahîh) unvanlı eserinde (Kitâbü’t-Tefsîr) nâmiyle bir kısm-ı mahsûs da vardır.
Tefsîr’e âid bir rivayetini teberrüken kaydediyoruz :
İmam Müslim, Alî b. Hucr es-Sa’diyy’den, o da iki vâsıta ile Enes b. Mâlik’den şöyle rivayet ediyor :
Hazret-i Enes dedi ki ; Bir gün Resûlû’llah salla’llahu aleyhi ve sellem Mescid’de aramızda bulunurken hafif bir uykuya dalar gibi oldu, müteakiben mütebessim olarak mübarek başını kaldırdı,
“Yâ Resûlâ’llah! Gülümsemene sebeb ne oldu?” diye sorduk.
“Az evvel bana bir sûre nazil oldu.” diyerek (Sûre-i Kevser) i tilâvet etti, sonra da :
“Bilir misiniz (Kevser) nedir?” diye sordu.
“Allanır Teâlâ ile Resulü a’lemdir” dedik.
Buyurdu ki :
“O, bir ırmakdır; Rabbim Teâlâ onu bana va’d etti. Onda çok hayır vardır. O, bir havuzdur; Kıyamet günü ümmetim anın üzerine gelir -toplanırlar. Bardakları yıldızlar sayısıncadır. Derken onlardan birer takımları -gelmekten- men’ edilir. Yâ Rabbî! Onlar benim ümmetîmdendir, derim. Hemen Hıtâb-i İzzet vârıd olur ki : Sen bilmezsin, onlar senden sonra neler ihdas ettiler neler!..”
Muhaddisler Arasındaki Mevkii:
İmâm-ı Müslim, hadîs ilminde müteferrid bir üstâzdır. Hafızasını binlerce ahâdîs-i şerîfe ile tezyin etmişti. (Câmiu’s-Sahîh), (Sahîhü’l-Müslim) veya (El-Müsnedü’s-Sahîh) denilen meşhur kitabını üç yüz bin hadis arasından intihâb ettiği sahîh, müsned hadislerle vücûde getirmiştir. Bu kitabda mükerrerler hesaba katılmazsa, geriye dört bin hadîs-i şerif kalmaktadır.
(Es-Sahîhayn) denildi mi, bununla Sahîh-i Buhârî ile Sahîh-i Müslim kasdedilir. Bâzı zevat, Sahîh-i Müslim’i, Sahîh-i Buhârî üzerine tercih etmektedir, İbn-i Ukayde’den : İmâm-ı Buhârî mi, yoksa İmam Müslim mi daha hafızdır? diye sorulmuş, o da : Muhammed Buhârî de âlimdir, Müslim de âlimdir, diye cevab vermiş, fakat tekrar tekrar sorulunca demiş ki : “İmâm-ı Buhârî ehl-i Şâm hakkında bâzan galata ma’rûz kalır. Çünkü onların kitablarını alıp mütâlâa etmiş, çok kerre bir râvînin bir yerde ismi, diğer bir yerde de künyesi yazılmış olduğundan İmâm-ı Buhârî bunları başka başka zât zanneylemiştir. İmam Müslim ise, onun ilel hususunda galata ma’rûz kalması pek azdır. Zîrâ o, yalnız müsned olan hadisleri yazmış, makatı’ ve merâsil denilen hadîsleri yazmamıştır.”
Fakat ekseriyyetin kanâatine göre Sahîh-i Müslim, tertîb ve hadislerin tarîklerini ziyâde ve noksansız olarak telhis ve râvîlerin lâfızlarındaki ihtilâflara tenbîh i’tibâriyle pek muntazam, bî-nazîr ise de Sahîh-i Buhârî kıdem, esânîdin yüksekliği ve şâir muhaddislere bir rehberlik vazifesi görmüş bulunması i’tibâriyle bütün hadis kitablarına râcihdir.
Hattâ İmâm-ı Nevevî, Sahîh-i Müslim Şerhi mukaddimesinde diyor ki: “Ulemâ ittifak etmiştir ki, Kur’ân-ı Kerîm’den sonra kitabların en sahihi, Sahîhü’l-Buhârî ile Sahîh-i Müslimdir.” Ümmet bunları telâkki bi’1-kabûlde bulunmuştur. Bu iki kitabın en sahihi, zahir ve ğâmız maârif ve kavâid i’tibâriyle en kesîri ise Sahîh-i Buhârî’dir. Müslim’in Buhârî’den müstefîd olduğu ve hadîs ilminde onun nazîri bulunmadığını i’tirâf eylediği sabittir. Bunlar, Buhârî’nin müreccah olduğunu gösterir; mezheb-i muhtar da budur. Her ne kadar Ebû Alî el-Hüseyn en-Nîsâbûrî ile Mağrib şüyûhundan bâzıları kitâb-ı Müslim’in esahhiyyetine kail olmuşlar ise de, Îmâmü’l-Eimme Muhammed b. İshâk İbn-i Huzeyme derdi ki : “Ben gök kubbesi altında Resûl-i Ekrem salla’lahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin hadislerine Muhammed b. Ismâîl-i Buhârî’den daha âlim bir zât görmedim.” İmâm-ı Buhârî’nin bu ulüvv-i kadrini kendisinin üstâzları bile böyle bir lisân-ı tebcil ile i’tirâf ederlerdi.
Müellefâtı: Matbû’dur. Ahmed b. Hanbel’den sorulan şeyleri muhtevidir. Ve sâire.
Me’hazlar: Tabakaatü’l-Huffâz, Müslim Şerhi (Nevevî), Tabakaatü’l-Hanâbile, Es-Sirâcü’l-Vehhâc, Şerh-i Muhtasar-i Müslim, Mevzûâtü’l-Ulûm, Keşfü’z-Zünûn, El-A’lâm.[170]
KAYNAK: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi (Tabakatü’l-Müfessirin), Bilmen Yayınevi
İmam Müslim, el-Camius-sahih
Kütüb-i sitteden ikinci eser Ebu’l-Hüseyn. Müslim b. Haccâc Kuşeyrî’nin bu kitabıdır. Buharî’nin eseriyle birlikte bu kitaba, es-sahihayn (sahih hadisleri toplayan iki ana eser) adı verilir. İmam Müslim b. Haccâc 202/817 yılında dünyaya geldi. Arap dili ve edebiyatı yanında, ilk dini bilgileri aldı ve kendisini hadis araştırmalarına verdi. İran, Irak, Suriye, Mısır gibi ilim merkezlerini dolaştığı sırada; İbn Râhûye, Ahmed b. Muhammed b. Hanbel, Abdullah b. Mesleme ve Har-mele b. Yahya gibi bilginlerden hadis ve İslâmî ilimler tahsil etti. Vefat tarihleri 261/874 senesine tesadüf etmektedir.
İmam Müslim ‘in eserini, devrin bilginlerinden Reyli Ebu Zür’a’ya sunduğu ve onun tenkit ettiği hadisleri çıkardığı belirtilir. Hacim itibarıyla kitabı Buharî’nin eseri kadardır. Fakat tertibi ondan üstündür.
Bu iki eserden hangisinin esahh (daha doğru ve sıhhatli) olduğu noktasında, pratikte pek faydası olmayan bir münakaşa sürdürülür. Bazı bölgelerin ha-disçileri İmam Müslim ‘i tutarken diğerleri, Buhari’nin eserini üstün görürler. Fakat orta görüş şu olsa gerektir: Sıhhat bakımından Buhari’nin eseri, tertip ve bablara ayırım bakımından da Müslinı’inki üstündür. Müslim’ in kitabı da, uzun müddet İslâm ülkelerinde, hadis öğrenim ve öğretiminde baş sırayı almış ve eser üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmıştır.[1][384]
Kaynak: Hadis İlimleri ve Hadis Tarihi, Ali Osman Koçkuzu, Dergah Yayınları
İmam müslim ve sahihi: Altı temel hadis kitabın ikincisi. Buhârî’den sonra sırf sahih hadisleri tasnif etmek için oluşturulmuş hadîs kitabı. Ebul-Hüseyn Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî, Nişabur’da doğmuş, meşhur Arap kabilesi Kuşeyr’e mensub bir muhaddistir. İmam Müslim, hocası Buhârî gibi hemen hemen bütün hayatını Hadis’e adamış büyük bir muhaddistir. Hadis ve Hadis ilimlerinin öteki dallarına dâir bir çok eser yazmıştır. İmam Müslim’in en meşhur eseri hiç şüphesiz “el-Müsnedü’s-Sahîh” adını verdiği Sahih’idir.
İmam Müslim Sahih-i Müslim, diye şöhret bulmuş olan “el-Müsnedü’s-Sahîh”ini üçyüzbin hadis içinden seçerek meydana getirmiştir. Eser, 54 kitab, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033 hadis ihtiva etmektedir.
İmam Müslim, Sahih’ini yazdıktan sonra, devrinin büyük hadis münekkidi Ebu Zür’a Er-Râzî’ye takdim etmiş ve onun tashihlerini uygulamıştır.
İmam Müslim ‘in Sahih’i diğer hadis kitaplarından farklı olarak bir çok özelliğe sâhiptir. Mesela İmam Müslim, öteki muhaddislerin pek riâyet etmedikleri bir hususa riâyet etmiştir. O, hocalarından sema (dinleme) yoluyla aldığı hadisleri naklederken, özellikle haddesenâ” (bize hadis rivayet etti) tabirini; kendisinin hocalarına okumak sûretiyle hocalarının tasvibine arzettiği hadisleri naklederken de, “ahberanâ” (bize haber verdi) tabirini kullanmıştır.
İmam Müslim, ya ihtisar düşüncesiyle veya daha başka sebeplerle kitabını bablara (bölümlere) ayırmamış, bab başlıkları tanzim etmemiştir. Sahih-i Müslim’in baskılarında bugün görülen bab başlıkları, Sahih-i Müslim’in meşhûr şârihlerinden İmam Nevevî tarafından konulmuştur.
İmam Müslim ‘in kitabına aldığı hadisler, genellikle Buharî’deki merfü’ hadislerdir. O, Buhârî’de bulunmayan 820 merfû’ hadisi de kitabına âlmıştır.
Kütüb-i Sitte içerisinde yalnızca İmam Müslim ‘de bulunan mukaddimede Müellif Sahih’inde izlediği metodunu açıklamıştır.
İmam Müslim, Sahih’inin mukaddimesinde, hadisleri üç grupta tasnif ettiğini açıklamıştır:
- Bellediğini sağlam belleyen hâfızların rivayet ettiği hadisler;
2. Halleri kapalı, belleyiş ve sağlamlıkta orta derecede bulunanların rivayet ettiği hadisler;
- Zayıf ve metruk kimselerin rivâyet ettiği hadisler.
İmam Müslim, kitabının ana kısmını birinci grubun teşkil ettiğini ifade eder. İkinci grub birinci gruba destek olarak alınır. Üçüncü, tamamen merdûdtur.
İmam Müslim, bir hadisin bütün tariklerini (isnadlarını) müteaddid isnadlarla ve muhtelif lafızları ile hep bir araya topladığı ve kendince o hadîs, fıkhın hangi bâbına ait ise, toptan oraya dahil ettiği gibi; bu toplama esnasında ilk önce güvenilir olan hafızların rivâyetlerini dercedip mestur, hıfz ve güvenirlikte orta halli olan râvilerin naklini sonraya, zayıflar ve metruklerin tabi olarak ve şahit göstermek yolu ile rivayetlerini de daha sonraya bırakır ki; aranan hadis hem daha kolay bulunur, hem de gerek senedler ve gerek metinler hep birden gözönünde tutulup istinbat edilecek hüküm kolayca istinbât edilir.
İmam Müslim ‘in üstünlüğü hakkında Hâkim’in şeyhi Ebu Ali en-Nisâburî: “Gök kubbenin altında Müslim’in kitabından daha sahih hiç bir kitap yoktur” demiştir. Onun bu sözünün gerekçesi, ondaki merfu hadislere hiç bir kimsenin sözünün karışmamış olmasıdır.
“İmam Müslim kitabını ikâmet ettiği yerde, kaynaklarının yanı başında ve şeyhlerinin hayatta bulunduğu bir sırada meydana getirmiştir. Hadîslerinin arasında başka söz serdinden kaçınmıştır. Kitabın uslûbuna, siyâkına gayret gösteriyor; Buhârî gibi, muhtelif bablarda hadisleri parçalamağa mecbur kalacak şekilde ahkâm istinbâtına çalışmıyor; muhtelif hadis zincirlerini bir yerde toplayabiliyor; mevkuf hadislere ehemmiyet vermeyip sadece müsnedlerle ilgileniyordu.”
İmam Müslim ‘in, bazı hadisleri birden fazla yerde topladığı da olmuştur. Sahih-i Müslim’de tekrarlanan hadislerin sayısı 137’dir. Mükerrer isnadla gelen tek metin için senedlerin değiştiği noktalara bir (Ha) harfi koymak suretiyle bu durumu belirtir.
Bir hadisin metninin benzeri, yukarıdaki sıralamaya göre daha aşağı derecedeki ravilerden oluşan senedlerle gelmişse, o senedleri verdikten sonra, metin yerine “mislehu” veya “nahvehu” demekle iktifa eder. “Bu meseleyi bilmek Sahih-i Müslim ile meşgul olacaklara pek lâzımdır. Bu kitapta metnin makamına hâkim olmak üzere “mislehu” ile “nahvehu” lafızlarına pek çok tesâdüf edilir.”
İmam Müslim, rivayet edilen lafzı aynen edâya büyük itina gösterir. Ravilerin bir harfte de olsa ihtilaflarını kaydeder. Halbuki Buhârî, mana ile rivayeti tecviz ettiği için, buna o kadar riayet etmez.
İmam Müslim ‘de talik yolu ile, yani, müellifin kendi hocasından başlamak üzere senedden bir veya daha fazla râviyi ya da bütün senedi atlayarak hadisi en yukarıdaki raviden, cezm siğalarından biriyle zikretmek suretiyle sadece 17 hadis rivayet olunmuştur. Bu tür hadislere muallak denilmektedir. Buhârî’de bulunan ta’liklerin sayısı ise 1341’dir.
Sahih-i Müslim, Şeyh Veliyyullah ed-Dihlevî’nin taksimine göre, hadis kitaplarının birinci tabakasına dâhildir. Bu tabaka, hadis kitaplarından Buhari, Müslim ve Muvatta’ya münhasırdır. Bu üç kitap Mütevatir, Sahih ve Hasen hadisleri ihtivâ etmektedir.
Sahih-i Müslim’in bir çok nüshaları bulunmaktadır. Sahih-i Müslim, bize Ebu İshak İbrahim b. Muhammed b. Süfyan ve Ebu Muhammed Ahmed b. Ali el-Kalânîsî’den rivâyet edilen iki nüsha halinde intikal etmiştir. İbn Süfyan rivayeti de Ebu Ahmed Muhammed b. İsa b. Amrûyâ el-Calûdî ve Ebu Bekr Muhammed b. İbrahim el-Kisâî’den oluşan iki kişi tarafından naklonulmuştur. el-Calûdî nüshası Abdülgafir b. Muhammed b. Abdülğafir, Ebu’l Abbas Ahmed b. Hasan er-Razî ve Ebu Saîd Ömer b. Muhammed b. Davud es-Siczî tarafından üç ayrı koldan rivayet edilmiştir.
İmam Müslim ‘in Sahih’i bir çok kereler ve değişik yerlerde basılmıştır. En güvenilir baskılarından biri, muhtelif yazma ve basma nüshalar karşılaştırılarak Mehmed Zihnî Efendî merhumun harekelediği (8 cüz (4 cild) halinde) Matbaa-i âmire, 1330 baskısıdır.
Ayrıca dipnotlar ve tam bir cild tutan detaylı ilmî fihristler ilavesiyle ve hadisleri numaralamak suretiyle 5 cild hâlinde Kahire’de 1375/1955te modern bir baskısı Muhammed Fuad Abdülbâki tarafından gerçekleştirilmiştir. İmam Müslim ‘in bu baskısı son derece kullanışlı ve önemli bir baskıdır.
Sahih-i Müslim üzerine şerh olarak pek çok eser yazılmıştır. İmam Nevevî otuza yakın şerh yazılmış olduğunu söylemektedir. Bu şerhlerin en yaygın olanları arasında Kadı Iyaz’ın “İkmâlül-Mu’lim bi Fevâidi Müslim” adıyla el-Mazerî’nin El-Mu’lim bi Fevaidi Müslim” ine yazdığı tekmile şerhindeki şerh ile İmam Nevevî’nin “el-Minhâc fi Şerhi Sahih-i Müslim Ibnil-Haccâc” isimli şerhi bulunmaktadır. Bilhassa Nevevî’nin şerhi oldukça yaygındır. Hatta Müslim Şerhi deyince akla Nevevî şerhi’nden başkası gelmemektedir.
Sahih-i Müslim Mehmed Sofuoğlu tarafından sadece metin olarak, Ahmet Davudoğlu tarafından da şerhli olarak türkçeye tercüme edilmiştir.
İmam müslim Hayatı:
El-İmam el-Hâfız Hüccetu’l-İslâm Ebu’l-Hüseyn Müslim İbnu’l-Haccâc el-Kuşeyrî, en-Nîsâbûrî: 204-261 yılları arasında yaşamıştır. Hadîs dinlemeye küçük yaşta başlar. İlk defa 218 yılında hadîs meclislerine devama başladığı belirtilir.
Hadîs tahsili için Irak, Hicaz, Şam ve Mısır’a gitmiş, mükerrer seferler Bağdad’a uğramıştır. Bu seyahatleri sırasında Buhârî’nin şeyhlerini ve daha başkalarını da dinleme fırsatı bulur. Hadîs aldığı kimseler arasında Buhârî, İshak İbnu Râhuye, Abdullah İbnu Mesleme el-Ka’nebî, Harmele İbnu Yahya Sahîbu Şâfiî, Ahmed İbnu Yunus, Sâd İbnu Mansûr, Yahya İbnu Yahya, Heysem İbnu Hârice, Ahmed İbnu Hanbel vs. de var.
İmam Müslim birçoklarına da hocalık yapmıştır. Ebu Avâne Ya’kub İbnu İshâk el-Esferâînî, Tirmizî, Ebu Amr el-Müstemlî gibi.
Babası Haccâc da hadîs rivayet eden şeyhlerdendi. Kendisinin, bezzâz olduğu yani bugünün tâbiriyle manifaturacılık yaptığı kaynaklarda belirtilir.
İmam Müslim 261 yılında 57 yaşında olduğu halde Neysâbur’da vefat etmiştir. Vefat sebebiyle ilgili olarak şu vak’a anlatılır: Bir gün kendisi için akdedilen bir müzakere meclisinde İmam Müslim ‘e bir hadîs sorulur, fakat bilemez. Aramak üzere evine çekilir. kitaplarını karıştırmaya başlar. Bu sırada eve bir sepet hurma gelir. İmam Müslim, hem arar hem hurmadan ağzına arada bir atar. Bu hâl üzere sabahı eder, hurma biter, hadîs de bulunur. Bazı terâcim yazarları Müslim’in bu sebeple öldüğünü söylemiştir.
İmam müslim Eserleri:
İmam Müslim, üzerinde ayrıca duracağımız Sahîh’i ile tanınmışsa da onun dışında pek çok ciddî eserler vermiştir: El-Müsnedü’l-Kebîr (ala’r-ricâl), Kitâbu’l-Câmi’ ala’l-Ebvâb, Kitâbul-Esma ve’l-Künâ, Kitâbu’t-Temyîz, Kitâbu’l-İlel, Kitâbu’l-Vuhdân, Kitâbu’l-Efrâd, Kitâbu’l-Akrân, Kitâbu Suâlâtihi Ahmede’bne Hanbel, Kitâbu Hadîsi Amri’bni Şuayb, Kitâbu’l-İntifâ’ bi-Ühübi’s-Sibâ’, Kitâbu Meşâyihi Mâlik, Meşâyihi Şu’be, Kitabu Men Leyse Lehu İllâ Râvin Vâhid, Kitabu’l-Muhadramîn, Kitabu Evlâdi’s-Sahâbe, Kitâbu Evhâmi’l-Muhaddisîn, Kitabu’t-Tabakât, Kitâbu’l-Efrâd.
İmam müslim Fazileti:
İmam Müslim yaşadığı devrin en başta gelen hadîs âlimlerinden biridir. Şüphesiz bunda Buhârî, Ahmed İbnu Hanbel, İshâk İbnu Râhuye gibi meşhur muhaddîslere talebelik yapmış olmasının büyük payı vardı. İbnu’l-Ahram: “Şu şehrimiz (Nisâbur) üç büyük muhaddîs yetiştirmiştir: Muhammed İbnu Yahya (ez-Zühlî), İbrahim İbnu Ebî Tâlib ve Müslim” der. Bündâr da: “Hâfızlar dörttür: Ebu Zür’a, Muhammed İbnu İsmail el-Buhârî, ed-Dârimî ve Müslim” demiştir. Şeyhlerinden Muhammed İbnu Abdilvehhâb el-Ferrâ’nın da: “Müslim, halkın âlimlerinden ve ilim dağarcıklarından biridir. Onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum” dediği belirtilir.
İmam Müslim Sahîh’i:
İmam Müslim, çok sayıda eser vermiş olmakla berâber, es-Sahîh’i ile şöhret bulmuştur. İslâm uleması bu kitabı Sâni’u’l-İsneyn bilmekte icma eder. Yani Kur’an-ı Kerîm’den sonra gelen en muteber iki kitabın ikincisi. Bu iki kitaba kısaca Sahîheyn denir. Bunlarda geçen hadîsler es-Sahîh olarak vasıflandırılmıştır. Yâni, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a nisbetlerine kesin nazarıyla bakılır. Yani, hadîs, sadece hâricî şartlarıyla değil, nefsülemrde de sahîhtir.
Az ilerde, Sahîheyn’in Mukâyesesi başlığı altında detaylı olarak açıklayacağımız üzere, İmam Müslim ‘in kitabı bilhassa sıhhat şartları ve fıkhî inceliklere müteallik noktalarda Buhârî’nin kitabına yetişemez ise de, tertib güzelliği ve rivâyet inceliklerinde gösterdiği hassasiyet ve asla sadâkat noktalarında Buhârî’yi geçer.
İmam Müslim, Sahîh’ini, bizzat işiterek aldığı 300 bin hadisten seçtiğini ifâde eder. İlâveten, kitabına delilsiz hiçbir şey koymadığını, keza hiçbir şeyi de delilsiz kitap dışı tutmadığını belirtir. Yine belirtir ki, kitabındaki hadîsler, (sıhhati hususunda şeyhlerinin) icma ettikleri hadîslerdir.
Der ki: “Kitabım (tamamlanınca), Ebu Zür’a ya arzettim, illet var dediği her rivâyeti terkettim”.Müslim’de tekrarlarıyla birlikte 7275 hadîs mevcuttur. Tekrarlar nazara alınmadığı takdirde 3033 hadîs mevcuttur.
Tertib Tarzı:
Hadîsleri, İmam Müslim, prensip olarak konularına göre tanzîm etmiştir. Ancak, bu işi yaparken, bir hadîsin bütün farklı senet ve metinlerini bir arada toplamayı ön plana almıştır. Bu tarzdan üç mühim netîce hâsıl olmuştur:
1- Bir hadîsi tam olarak ihata ve kavrama imkânı: Hadîsleri anlamada bu husus ehemmiyetli bir noktadır. Bir rivâyet tek başına alınınca mübhem noktalar taşıdığı gibi, o konuya giren müfredâtın tamamına da şamil olmaz. O mübhemliğin giderilmesi, konuya giren diğer ferdlerin yakalanmasında en sâlim yol hadîse, daha doğrusu o konuya giren başka hadîslere müracaattır. İşte İmam Müslim, konuyla ilgili, kendi şartlarını taşıyan hadîsleri bir arada kaydeder. Bir misal vermek gerekirse, Müslim’in Kitâbu’l-Kader bölümünde, insanın ana karnında yaratılışını anlatan hadîste, kırkıncı gün rahme inen melek, Rabbi’nin emriyle, çocuğun kaderiyle ilgili olarak, Abdullah İbnu Mes’ud’un rivâyetinde çocuğun rızkını, ecelini, amelini cennetlik veya cehennemlik olacağını yazar. Huzeyfe İbnu Esîd rivâyetinde bunlardan başka “kız veya erkek olacağı” “eseri” de yazılır. Bir başka vecihte, rahime inen meleğin göz, kulak, deri, et ve kemikleri yaratıp şekillendirdiği de belirtilir. Bir başka vecihte, çocuğun sağlam veya sakat olacağının, ahlâk durumunun da o zaman yazıldığı belirtilir.
Aynı baba giren müteakip hadîslerde “Kaderimiz anne karnında yazıldı ise niye çalışıyoruz. kadere tevekkül etmemiz gerekmez mi?” gibi sorular, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tarafından verilen cevapları buluruz:
Bu kolaylık Buhârî’de mevcut değildir.
2- Tekrarların asgariye düşmesi: Hadîslerde, çoğunluk itibariyle, birden fazla meseleye temas edildiği için, fıkhî konulara göre tanzîm edilen kitaplarda tekrar kaçınılması zor bir durumdur. Nitekim Buhâri, fıkhî espiriyi ön planda tuttuğu için çok sayıda hadîsi tekrar etmek zorunda kalmıştır. Tekrar, fıkıh nazarıyla kaçınılmaz ve faydalı ise de, hadîs tekniği açısından bir kusurdur. Bir kısım mahzurlar getirir.
İşte İmam Müslim, bu meselede oldukça başarılı olmuş ve Buhârî ile mukayesede lehine kaydedilen bir fazîlet elde etmiştir.
Bu meseleye temas eden bazılarının “Müslim’de tekrar yok” gibi mübalağalı ifâdeye yer verdiği görülür. Ancak bu ifâde hakikati aksettirmez. Gerçi İmam Müslim, kitabının Mukaddime kısmında tekrarlardan imkân nisbetinde kaçtığını belirtir. Ancak “Hiç tekrara yer vermedim” demez. Nitekim Muhammed Fuat Abdülbaki merhum, Müslim’e yaptığı tahkîkli neşirde tekrarları tesbîte ayrı bir itina sarfeder ve onları teker teker göstermeye ehemmiyet verir. Şu halde onun açıklamasına göre, Müslim’de 137 hadîs mükerrerdir. Bunlardan bir kısmı aynı bölümler (kitap) içinde tekrar edilirken, 71 adedi farklı kitaplarda tekrar edilmektedir. Mezkûr baskıda, zaman zaman hadîslerdeki müsteselsil rakamların sırayı birden kaybettiği görülür. Sıraya uymayan o rakam, hadîsin ilk geçtiği yerde aldığı numaraya delalet eder ve bu hâl o hadîsin mükerrer olduğunu gösterir.
3- Hadîslerin taktî’e (bölünmeye) uğramadan tam olarak verilmesi: Buhârî, bir hadîsi ikinci sefer tekrar ederken, hadîsin bu yeni babı ilgilendiren kısmı alır, bâbı ilgilendirmeyen kısmı terkeder. Kitabın hacmini artırmaktan (tatvîl) kaçınmak için başvurulan bu ameliyeye hadîsçiler taktî’ (bölme, kesme) derler. Bu, çoğunluk tarafından her ne kadar câiz görülmüşse de câiz görmeyenler de mevcuttur ve bunu Buhârî hakkında bir kusur bilirken, buna yer vermeyen Müslim’i de tafdîl etmişlerdir.
İmam müslim Hadîs Sevkinde Titizliği:
İmam Müslim, turûk’un bir araya getirilmesindeki imtiyazından başka, hadîsleri sevkde gösterdiği hassâsiyetle de temâyüz eder. Hadîsleri, nasıl işitti ise onu aynen muhâfazayı esâs alır. Aynı hadîsi birkaç şeyhten farklı şekillerde dinledi ise, aradaki fark tek bir harf bile olsa onu korur ve belirtir. Öncelikle kaydettiği metin kime aitse “ve’l-Lafzu li-fülânin” diyerek o zâtın ismini kaydeder. Sonra da benzer kısımları bertaraf ederek, her bir râviye ait farklılıkları teker teker açıklar.
Asla bağlılık Müslim’i -yukarıda açıkladığımız üzere- taktî’e yer vermemeye sevkettiği gibi, hadîsleri mâna ile rivâyet etmekten de uzak tutmuştur. Âlimler ekseriyet itibâriyle rivâyet-i bi’l-mânâ’yı câiz görür ise de, câiz görmeyen de vardır ve teâruz durumunda lafzen rivâyet, mânen rivâyete tercih edilir. Dolayısıyla, lafzen rivâyeti prensip edinmesi de Müslim’e imtiyaz kazandıran bir husus olmuştur.
Bu mümtaz yönleriyle Müslim’i tâkib edenler olmuşsa da, İbnu Hacer’in belirttiğine göre onun derecesine ulaşamamışlardır.
Muhtevada Seçkinlik:
İmam Müslim, Mukaddime kısmından sonra kitaba hadîsten başka bir söz koymamaya da gayret etmiştir. Öyle ki, bir babtan diğerine geçerken bu yeni babta işlenecek konuyu hatırlatan bab başlığı (tercüme) şöyle dursun “bâbun” kelimesini bile koymaktan kaçınmıştır. Bunu, bilerek, kasıtla yaptığını kendisi açıklar.
İslâm âlimleri, Ebu Ali en-Neysâbûrî’nin: “Gök kubbesi altında Müslim’inkinden daha sahîh kitap görmedim” sözü ile emsâli ifadeleri, belirtmeye çalıştığımız tertip güzelliği ve muhtevadaki seçkinlikle te’vîl ederek kabul ederler.
Rical’de Titizliği:
Müslim’in mua’an’an rivâyeti bazı şartlarla muttasıl kabul etmekle birlikte, ricâl hususunda titiz davrandığı belirtilir. Zehebî ve İbni Hacer’in müştereken kaydettiklerine göre İbnu Ukde, Buhârî’nin Şamlılarla ilgili rivâyetlerde zaman zaman galat yaptığını, çünkü Buhârî’nin Şamlılarla ilgili rivâyeti kitaptan yaparak, bir şahsı, bir yerde künyesiyle zikrederken, ikinci bir yerde -ayrı bir şahıs zannederek- ismiyle zikrettiğini, halbuki Müslim’in, rivâyeti, kişinin kendisinden yazdığını, ilel hususunda da nâdiren galatına rastlandığını çünkü, müsned rivâyetleri yazıp munkati ve mürselleri almadığını dile getirerek, bu açıdan Müslim’in efdaliyetini tebârüz ettirmiştir.
İmam Müslim Üzerine Yapılan Çalışmalar:
Sahîh-i Müslim’in muhtelif neşirleri mevcuttur. En mükemmel neşrini son devir Mısır muhaddislerinden merhum Muhammed Fuad Abdülbaki yapmıştır. Bu tahkikli bir neşir olup, hadîsler, bablar ayrı ayrı numaralanmıştır. Numaralamada, kısaca Concordence diye bilinen Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Hadîs’in-Nebevî adlı fihriste, Müslim’le ilgili numaralamayı esas alır. Hadîsleri baştan sona kadar müteselsilen numaraladığı gibi, bir de her bölümün (kitâb) hadîslerini kendi içinde müstakillen numaralar. Hadîsin önündeki iri rakamlarla yazılan ilk numara bölüm içindeki numarasıdır, bunu takiben daha küçük puntolarla parantez içerisindeki numaralar, baştan itibaren verilen müteselsil numaradır. Birinci rakam Concordence ile uyuşan rakamdır. Bu baskının mühim bir hususiyeti, hadîs metninde geçen garîb kelimelerin, bazı tabirlerin, mefhumların dipnotta açıklanmış olmasıdır. Bu açıklamalar Nevevî şerhinden alındığı için, bu şerhin özetlenmesi mahiyetini arzeder ve Müslim’den istifâdeyi fevkalâde kolaylaştırır.
Yine bu neşrin diğer mühim bir tarafı fihristler cildidir. Beşinci cilt muhtelif fihristleri ihtiva eder.
1- Kitaplar ve bablara göre mevzu fihristi.
2- Hadîslerin müselsel rakamlara göre fihristi: Hangi numaralı hadis, hangi kitapta yer alır, râvisi kimdir belirtilir.
3- Mükerrer hadîsler fihristi: Hangi hadîsler, nerelerde tekerrür ediyor, gösterilir.
4- Sahâbe râvilerin alfabetik sırayla tanzim edildiği ve rivâyetlerinin nerelerde geçtiği gösterilir. Ayrıca o hadis Buhârî’de var mı, varsa numarası belirtilir.
5- Kavlî hadislerin alfabetik sırayla tanzim edilerek hangi sayfada geçtiğini gösteren fihrist. Hadîsin yerini bulmada fevkalâde kolaylık sağlayan bir fihrist. Ancak zaman zaman bazı atlamalar mevcuttur.
6- Bazı garîb kelimelerin yerlerini gösteren fihrist.
7- Dipnotlarda açıklanan bazı tabîr ve mefhumlar ve bunların yerini gösteren fihrist.
8- Sahîh’te geçen 54 kitabın alfabetik fihristi.
9- Müslim’in hayatı ve Sahîh’in tanıtılması.
Bu fihrist cildi 608 sayfadır ve büyük bir emeğin mahsulüdür. Bu hizmeti sunan Muhammed Fuad Abdülbâkî’ye Allah’tan rahmetini bol kılmasını dileriz.
Müslim’in Şerhleri:
İmam Müslim üzerine birçok şerh yapılmıştır. Keşfu’z-Zünun’da 15 kadarı zikredilir. Fuat Sezgin’in Târihu’t-Türas’ında 30’a yakın şerhin ismi verilir. Bunlardan bazıları mühimdir.
1- El-İkmâl fî Şerhi Müslim: El-Kâdı İyâz el-Yahsubî (544/1149) tarafından yapılan bir şerhtir. Kadı İyaz bu şerhle, Muhammed İbnu Ali el-Mâzerî’nin (v. 536/1141) el-Mu’lim bi-Fevaidi Kitab-ı Müslim adındaki şerhini ikmal etmiştir.
2- El-Müfhim li-mâ Eşkele min Telhîs-i Kitabi Müslim: Ebu’l-Abbâs Ahmed İbnu Ömerel-Kurtubî’nin (v 656/1258) şerhidir. İmam Müslim önce telhis edilmiş sonra da şerhedilmiştir.
3- İkmâlu İkmâli’l-Mu’lim: Ebu Abdillah Muhammed İbnu Halîfe el-Mâlikî (v. 827/ 1423) bu şerhte Mâzirî, Kadı İyaz, Kurtubî ve Nevevî’nin şerhlerini yeni ilavelerle birleştirmiştir.
4- el-Minhâc fi Şerhi Sahîh-i Müslim İbni’l-Haccâc: Bu şerh, kısaca Nevevî diye bilinen Ebu Zekeriya Yahya İbnu Şeref en-Nevevî (v. 676/1277) tarafından yapılmıştır. Bugün ençok mütedâvil olan Müslim Şerhî budur.
İmam Müslim dilimize merhum Mehmet Sofuoğlu tarafından tercüme edilmiş, merhum Ahmed Davudoğlu tarafından da hem tercüme hem de şerhedilmiştir (rahmetullahi aleyhima).
Sahîheyn’in Mukâyesesi:
Sahîheyn bazı noktalarda birbirine benzerse de bazı noktalarda ayrılırlar, bunları kısaca belirtelim:
1- Sıhhat Nokta-i Nazarından: Bu açıdan Buhârî’nin üstünlüğü kabul edilmiştir.
* Buhârî, bir hadisin mevsul olması için Lika’yı şart koştuğu halde, İmam Müslim muâsara’yı yeterli bulur. Müslim’le Buhârî arasındaki en mühim farkı teşkîl eden bu meseleyi daha önce açıkladık, burada hatırlatmakla iktifa ediyoruz.
Ancak, sıhhat meselesinde, Buhârî’nin üstünlüğünü te’yid eden birkaç hususu daha belirtmede fayda var:
* Sahiheyn’in ricâlinden toplam 210 kişi cerhe mâruz kalmıştır. Zayıf oldukları ileri sürülen bu ravilerden 32’si hem Buhârî ve hem de İmam Müslim ‘in ricâli arasında yer alırken 78’inde Buhârî, 100’ünde de İmam Müslim teferrüd eder. Yâni İmam Müslim ‘in cerhedilen râvisi daha çok. İbnu Hacer: “Cerh, isnadı yaralayıcı çeşitten olmasa bile, cerh edilmeyenlerden almak, cerh edilenlerden almaktan daha iyidir” der.
* Şu da bilinmeli ki, Buhârî’nin, teferrüd ettiği zayıfların çoğu, Buhârî’nin bizzat tanıdığı şeyhleridir. Yani bazıları onları zayıf addetmiş olsa bile Buhârî, şahsen tanıdığı, ahvâlini yakından bildiği için bu çeşit cerhin ehemmiyeti kalmamaktadır. Halbuki İmam Müslim ‘in cerhedilen râvileri çoğunluk itibariyle Müslim’in temâs ettiği kimseler değil, daha önceki tabakalara mensup kimselerdir. Müslim’in onları şahsen tanıması mümkün değildir, dolayısıyla bunlar hakkındaki cerh muteberlik kazanmaktadır.
* Buhârî’nin, Müslim’e nisbetle teferrüd ettiği râvilerin sayısı 430, İmam Müslim ‘in Buhâri’ye nisbetle teferrüd ettiği râvilerin sayısı 620’dir. Burada görülen fark da Buhârî lehine bir durumdur.
* Buhârî, Hâzimî’nin taksiminde ikinci tabakaya mensup râvilerden mutâbaat niyetiyle hadîs alırken, İmam Müslim bu tabakadan usûl hadîsi almaktadır.
2- Tertîb nokta-i nazarından: Bu açıdan İmam Müslim ‘in üstünlüğü kabul edilir. Buhârî, hadîsleri, hadîste mevcut olan fıkıh adedince kitabında, taktî ederek (bölerek) tekrâr ederken, İmam Müslim kitabının en uygun yerinde kaydeder, nâdiren tekrara yer verir. İmam Müslim ‘in esâs gâyesi, fıkıh yapmak değil, hadîslerin senedlerini bir araya getirmektir. Bir hadîsin muhtelif turûk ve metinleri hakkında bilgi edinmek Buhârî’de pek çok müşkilâtla ancak imkân dâhiline girerken, bu, Müslim’de pek kolaydır. Çünkü bir hadisin ne kadar tarîk ve farklı metni var ise hepsini bir arada kaydeder.
3- Fıkıh Nokta-i Nazarından: Bu hususta Buhârî üstündür. Buhârî, daha önce belirttiğimiz üzere bâbları fıkhî mülâhaza ile tanzim etmiş, terâcim denen bâb başlıklarında bilhassa fıkıh beyanına gayret göstermiş, bablar arasında mantıkî bir irtibat da gözetmiştir. İmam Müslim ‘de fıkıh mülahazası olmamıştır. Buhârî’de fıkıh öylesine galebe çalar ki, bâzı âlimler onun müstakil bir müctehid olduğuna hükmeder.
İmam Müslim, kitâbını tertibde fıkhî mülâhazadan o kadar uzak durmuştur ki, bablara başlık bile koymamıştır. Elimizdeki hal-i hâzır matbu İmam Müslim nüshalarındaki bab başlıkları bilâhare, Nevevî tarafından konmuştur. İmam Müslim ‘in bu davranışı, kitâbına, “Mukaddime’den sonra hadîs’ten başka bir şey koymamak” arzu ve prensibinden ileri gelir. Bazı kaynaklarda gelen ve Müslim’i diğer bütün hadîs kitaplarına tafdîl edici sözleri, bazı Mağrîb ulemâsının, Müslim’in Sahîh’indeki bu durumu nazar-ı itibara alarak sarfedilmiş olduğunu, İbnu Hacer tahkîke dayanarak ortaya koyar.
Kaynak: Hadis Tarihi, Abdulvahid Metin
İmam müslim
Ebu’l-Hüseyn Müslim İbnu’l-Haccâc İbnu Müslim el-Kuşeyrî en-Neysâburî 204 yılında doğdu, 261 yılı Receb ayının 24’ünde, 57 yaşında olduğu hâlde vefat etti.
İlim talebi için, birçok beldelere seyahatler yaptı. Yahya İbnu Yahya, Kuteybe İbnu Saîd, İshâk İbnu Râhuye, Ahmed İbnu Hanbel, Ka’nebî, Harmele İbnu Yahya vs. pek çoklarından hadis aldı. Birçok seferler Bağdat’a geldi ve orada hadis rivayet etti. Kendisinden de pek çokları hadis aldı. Hadis bilgisinde, muasırlarına takdîm edilirdi. “el-Müsned’i (Sahîh-i Müslim) işiterek aldığım üçyüzbin hadisten seçtim” demiştir. Hatîbu’l-Bağdâdî: “İmam Müslim, Buhârî’nin yolundan gitti. Onun ilmine hasr-ı nazar etti ve onu örnek aldı” der.
Kaynak: Hadis Tarihi, Abdulvahid Metin
Yorumlar kapalı.