Süleyman Rüstem kimdir? Hayatı ve eserleri: 1906 yılında Bakû’da doğan Süleyman Rüstem, Yusem, Yusuf Gedikli’ye göre, “Günümüz Azerî edebiyatının en büyük şairlerinden biri” sayılmaktadır. Güney Azerbaycan’ın usta şairlerinden Savalan da onu “Söz mülkünün Süleyman’ı” diye övmektedir. Şiir’den başka “Kaçak Nebi” adıyla ünlü Azerî kahramanını anlatan bir tiyatro eseri de vardır.
Şiir Kitapları:
- Elemden Neş’eye (1927),
- Adımlar (1930),
- Ateş (1932),
- Ulduzlar (1934),
- Gecenin Romantikası (1938),
- Tuna (1942) ve başkalarıdır.
Şiirde ne gibi yüce ideallerin peşinde olduğunu “Hacelet Çekerik mi” adlı (hece vezniyle olmakla beraber) gazel tarzında yazılmış şiirindeki şu beyitlerden de anlayabiliriz:
“Bize şair demezler cemiyetten yazmazsak,
Azadlıktan yazmazsak, saadetten yazmazsak
Kardaşhk dünyasında güneşten kuvvet alan
Bu vetenden yazmazsak, bu millettten yazmazsak
Gelin sevip sevilek, üreklere yol tapak (bulalım)
Üreğimiz paslanır mehebetten yazmazsak
Tapmacalı, düğümlü sözlere ne ihtiyaç
Hacalet çekerik mi hakikatten yazmazsak. ”
Bu beyitlerde, Rüstem’in, yalnız, millî, İnsanî konulan ve yüce aşk meselelerini yazmıyor, aynı zamanda şiirin “tapmacalı (bilmeceli) ve düğümlü sözlere ihtiyacı olmadığını, hakikatin açık yazılması gerektiğini” de ileri sürüyor. Böylece, bizdeki “sembolizm, kapalı şiir” akımlarına karşı bir görüş geliştiriliyor. Gerçekten de Azerî şiirinde henüz, İkinci Yeni gibi “anlamsızı, aşın mecazcılığı” amaç edinen şiir akımlarına bugüne kadar rastlanılamamıştır.
Süleyman Rüstem, böylesine mert bir destan sesinin yanı sıra, aşk, sevda, memleket şiirleri de söylemiştir. Heceyle, aruzla ve bazen serbest vezinle de yazmıştır. Aşağıya aldığımız iki parçadan birincisi, klâsik unsurları içine alan bir aşk şiiridir. İkinci şiirde ise, (ima yolu ile de olsa) Azerî’nin öz ve güzel Türkçesine, Azerînin güzel vatanına ve kültürüne kıymak isteyen, onu Rusça ile doldurmaya kalkan işgalci, zulüm yapıcı millete ve idareye anlamlı biçimde çatıldığı görülmektedir:
KÜSMESİN
Kış küsür küssün, fakat menden baharım küsmesin,
Küsmesin şuh dilberim, nazende yârim küsmesin.
Geçmesin bir gün büe ömrüm şi’rsiz, nağmesiz,
Aşkımm gül bağçasmdan nağmekânm küsmesin.
Sevgilimdir bahtımın dünyasının tan ulduzu,
Tapmasam bundan gözel söz, şehriyinm küsmesin.
Saçlarından ilkbaharın ıtn geçsin güllere,
Can feda etsem yolunda tacidârım küsmesin.
Men Süleyman Rüstem’em, andımda muhkem âşıkam,
Kim küsür küssün, fakat menden nigârım küsmesin!
DİLİME DEĞME
Men senin diline değmirem, cellâd
Gel sen de bu ana dilime değme!
Senin de bağın, var, gülün var, çekin,
Gel sen de bu ana dilime değme!
Senin de bağın var, gülün var, çekin,
Bağımda ekdiğim gülüme değme!
Hasedlerle bakdm çemenime sen
Gör bir neler etdin vetenime sen.
Yan deyip, od vurdun bedenime sen,
Altında ateş var, külüme değme!
Men ağa ağ dedim karaya kara,
Sen meni istedin çekesen dara.
Yenice sağalır vurduğun yara,
Menim bu yaralı gönlüme değme!
KAYNAK: TÜRK EDEBİYATI 4. CİLT, AHMET KABAKLI, TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI, İSTANBUL
Yorumlar kapalı.