Ayşe Sıdıka Hanım kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (? – 1903) İstanbul’da din bilginlerinden (ulemadan) Mustafa Efendi’nin kızıdır. Beyoğlu’nda Zapyan Kız Lisesi’nde okumuştur. 1891-92 yılında İstanbul Darülmuallimatı’na Coğrafya, Ahlâk ve Elişleri öğretmeni olarak atanmıştır. Rumca ve Fransızcayı, edebiyatıyla birlikte bilirdi. Ayrıca İngilizce de konuşurdu. Bir öğretmen okulunda Pedagoji dersinin olmamasını eksiklik olarak görmüş, okutulması için Bakanlığa öneride bulunmuştur. Önerisi kabul edilince bu dersi “Usul-i Tâlim ve Terbiye” olarak okutmuş ve aynı adla bir de kitap yazmıştır. O “Filozof’ namı ile tanınan şair Rıza Tevfik’in ilk eşidir. Batı ülkelerinde okutulan nitelikte eğitim alanında ilk ders kitabı yazan bildiğimiz ilk Türk kadınıdır. Eseri, 1895 programına göre yazılan bir meslek dersleri kitabıdır. Adı: “Usul-i Tâlim ve Terbiye Dersleri”dir. 205 sayfa olan bu kitap, 1897 (1313)’te basılmıştır. Önsözde belirttiğine göre, bu kitap, sözlü olarak verdiği derslerin yazılı şeklidir. Kitabın aslı daha hacimli imiş. Okul müdürü Hulusi Efendi’nin de görüşlerini alarak, programa göre kısaltmıştır. “Ön Söz” de “Pedagoji” yerine, “Terbiye ilmi” sözünü de kullanmaktadır. Kitabın en önemli özelliği, bir ders programının içeriğini yansıtmasıdır. Fakat, bu kitap da tamamlanmamıştır. Yazarı genç yaşta (1903’te) öldüğü için, öğretim yöntemlerini içeren ikinci kısmı yazıldığı halde yayımlanmamıştır. (Meslek derslerinin 1895 programı, EK-2’de sunulmuştur).
Kitap, bir “Giriş” niteliğinde olan “Tâlim ve Terbiye’nin Mahiyeti ve Bundan Maksat” başlıklı bir bölümle başlamakta, “İnsan” ve “Mürebbi” konuları üzerinde durmaktadır. Daha sonra kitap üç kısma ayrılmıştır:
- Bedensel eğitim.
- Düşünsel eğitim.
- Ahlakî eğitim.
Bu bölümlerde şu konular üzerinde durulmuştur:(Türkçeleştirilerek).
Bedensel Eğitim: Beslenme, giyinme, Beden Hareketleri ve Oyunlar.
Düşünsel Eğitim: Ne Demektir? Eski Eğitim Yöntemleri ile Yeni Eğitim Yöntemlerinin Esaslı Farkı Nedir? Eğitilecek Çocuğun ilk Hayat Dönemi ve Zihinsel Yetilerin Beden Gelişimi ile İlişkisi, Zihinsel yetilerin Eğitimi, Dikkat, Hüküm ve Muhakeme, İmgelem, Bellek, Zihinsel Eğitimde Kötü Kullanımlar ve Sağlığı Koruma, Bellek Nedir? Nasıl Eğitilir? Bellek Yorgunluğunun Zararları Nelerdir?
Ahlakî Eğitim: Ahlâk Eğitimi ne Demektir? İrade; Ahlakî Vicdan, Sorumluluk, Görevler; Hak ve Ödevler Arasındaki İlişkiler, Çocukların Duygularının Eğitimi, Çocukların Huylarını Değiştirmek, Çocuklarda İçgüdü, Çocukların Karakterleri Arasındaki Farklar. Kitapta, her bölümün başında, o bölümdeki konularla ilgili sorular vardır. Bu kısım, öğrenciler için bir güdüleme sağlar ve öğretmen için de bir plan görevi görür. Daha sonraları, bu yöntemi başkaları da kullanmıştır. O, bunun, derslerin daha kolay öğrenilmesini sağlayacağı kanısındadır. Yazar, ayrıca, kitabın öğrencilerden başka, deneyimsiz, genç annelere de hitap edeceğini belirtmiştir.
Padişah, II. Abdülhamit’in “Öğrendiğini, ölünceye kadar vatandaşlarına öğretsin!” fermanı ile Kız Öğretmen Okuluna atandığını belirten yazar, okutttuğu 6-7 ders içinde en çok “İlm-i Terbiye” ile ilgili bulunduğunu da eklemiştir.
Musa Kâzım Bey’in kitabı ile Ayşe Sıdıka Hanım ’ın kitabı, birlikte ele alındığında, ad olarak aralarında büyük bir fark olmadığı görülür.
Ayşe Sıdıka Hanım
Biri “Tedris ve terbiye”, diğeri de “Talim ve Terbiye”. İçerikleri arasında bir hayli fark vardır. Musa Kâzım Bey, daha genel olan eğitim konulan üzerinde daha kısa, Ayşe Sıdıka Hanım da daha özel eğitim konuları üzerinde daha fazla durmuştur. Musa Kâzım Bey’in kitabı 1895 programından öncesini yansıtıyor. Her ikisinde de “Pedagoji” sözcüğüne rastlanmaktadır. Ayşe Sıdıka Hanım ’ın yabancı kaynaklardan daha çok yararlandığı, fakat belirtmediği söylenebilir. Musa Kâzım Bey’in de yabancı dil bildiği anlaşılıyor. Kitabında yer yer bunun belirtileri var.
Bu kitapların içeriğine bakarsak, 1891’deki yeni uygulamadan itibaren, 1909’a kadar “meslek dersleri”nin bugünkü anlamına çok yakın şekilde “Eğitim, Eğitim Psikolojisi, Öğretim Yöntemleri, Eğitim Yönetimi ve hatta Rehberlik” şeklinde ele alınmak istendiği anlaşılıyor; fakat resmî programlarda “Usul-i Tedris” olarak ifade edilmesine bir anlam verilemiyor. (Ek-2)
Kaynak: Öğretmen Yetiştirme Açısından Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerine Bir Araştırma, Cavit BİNBAŞIOĞLU, Milli Eğitim Basımevi, 1995
Yorumlar kapalı.