Ali Efendi kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: Tarihçi Ali, tıpkı «Hacı Halife» dedikleri (Kâtip Celebi) gibi tefekkür ve edebiyat tarihimizin en yüksek simalarından biridir. Yüksek kalemini nazım ve nesir hangi sahada yürütmüş ise büyüklüğünü isbat etmiştir. Şairdir. Baki devrinin en mümtaz şairlerinden biridir:
Ali esasen âlim ve fazilet sahibi olduğu için şiirleri de hem hakimane hem âşıkane söyler:
içilmekte tehi kalmaz, dökülmekten telef olmaz
Fena mülkünden çok humhaneler, peymaneler vardır.
Bir edna cür’asında mest olur erbab-ı istigna
Muhabbet bezmidir bu, bunda çok meyhaneler vardır.»
Hasılı, bizzat dediği gibi:
«insaf edin, gelin, katı nadir değil midir?
Ali gibi zamanede bir şair-i ferid!» hakikaten öyledir.
Firakında gamından gayrisin yad eylemem, cana
Mukarrerdir ider gurbette herkes aşinadan haz
sözü de hoştur.
Hülasa, Kadır bilmezliğimizden henüz basılmasına bile başlayamadığımız o koskoca (Divan-i Ali)ye şöyle bir kuşbakışı göz gezdirince bu latif şiirleri gördük. Fakat Ali’nin edebiyatımıza, irfanımıza asil hizmeti şiirde değil, başka sahalardadır. Mesela; (Künhü’l-Ahbar)ı basılmamış kısmı ile beraber en mükemmel tarihlerimizden biridir. (Revnaku’l-Mecalis) ismindeki eseri bile büyük bir kıymeti haizdir. Fakat biz bu sohbetimizde bilhassa (Menakıb-ı Hunerveran)ından bahsetmek isteriz ki kıymet ve enderliği bakımından emsalsiz bir eserdir.
Müellif Ali bir çok kaynaklardan bilgi alarak bu mukaddime ve beş fasıl ile bir hatime’den meydana gelmek üzere bu güzide eseri yazar. Mukaddimede kitabının lüzumundan, güzel yazının şerefinden bahseder. Birinci fasılda; ilahi vahyi ve Kufi yazı ile namütenahi ayetleri yazan yüce kimseleri zikr eder. ikinci fasılda ibni Muka;lle’den itibaren (şeş-kalem) dedikleri yazı sanatında temayüz eden üstadları bildirir. Üçüncü fasılda; nesh ve ta’lik yazan Meşhurları nakl eder. Dördüncü fasılda; divani yazının hattatlarını sayar. Besinci fasılda da müzehhibleri, tasvircileri ve cildçileri anlatır. Son kısmı da bazı temsil ve teşbihleri ihtiva eder.
(Menakıb-ı Hünerveran), kütüphanelerimizin en güzide hazinelerindendir. Çünkü şark maarifinin güzel san’atlar itibariyle bu kısmına pek fazla rağbet gösteren Garb alimlerinin bile takdirine mazhar olmuştur. Viyana Kütüphanesinde bu eserin nefis bir nüshası mevcuttur ki bir çok müsteşrikçe (fotografi) ile daima istinsah edilmiştir. Rakım El-Huruf’daki nüsha ise yazı, tezhib ve cild itibariyle nefasette emsalinden geri kalmaz.
Habib Efendi merhum (Hat ve Hattatan)da (Menakıb-ı Hünerveran) dan tam istifade etmiştir. Müslümanların ve hatta Türklerin güzel san’atlara ne kadar hizmet ettiklerini hakkı ile anlamak için halen ihmalkar ellerimizde şöyle böyle kalmış nefis eserler kifayet etmez. Bu faydalı eseri baştan başa okumak gerekir.
Ali’nin arz ettiğimiz gibi müellefatı, kalem bakımından hizmeti pek çoktur. Fakat itikadımızca yukarıda serdettiğimiz nüktelere mebni Osmanlı maarifine büyük bir hizmeti de bu eseri olsa gerektir. Bu eser sayesindedir ki güzel sanatlarımızın tarihine dair bir çok hakikatlere muttali oluruz. Mesela, acaba kaçımız vakıfız ki Fatih devrinde Türklerden de ressamlar varmış:’
‘Kostantiniyye’nin fatihi ve Osmanlı sultanlarının gazilerinin en büyük övgüye layıkı olan Sultan Muhammed Han zamanında hasıl olmuş ressam (Sinan Bey) ki Frenk üstadlarından Venedik’te büyümüş ve sahasında en büyük nakkaş olmuş (Mayster Pavlo) yani üstad Pavlo) adlı Avrupalının talebesidir. Pavlo da Damyan adlı maharetli Meşhur ressamın talebesidir. Sinan Bey’in talebelerinden Şibli-zade Ahmed Bey de vardır ki Bursalıdır.’
Elbette bu hünerli sanatkârların birçok nefis eserleri, maharetlerinin büyük mahsulları vardı. Kim bilir? Ne oldu? Hangi yadellere düştü? Herhalde eminiz ki kısmen olsun Avrupada ya müzelerde, ya meraklılarda bulunur. Yok, Türklük ve Osmanlılık her halde bugün gördüğümüz ve sandığımız gibi değilmiş. Her halde yüce bir maziye sahipmiş.
Eserleri:
- — (Sebhatu’l-Uşşak): Yüz hadis-i şerifin nazmen tercemesidir.
- — (Tuhfetü’s-Suleha): Hüccetü’l-islam imam-ı Gazali’nin (Eyyuhe’l-Veled) risalesinin tercemesidir.
- — (Mihr ü Mah) : Na’t ve kasideleri şamildir. Son beyti:
«Oldu tarih-i kuşüme ilham
Aliya, mihr ile meh oldu tamam.
Sene 979 (1571)» dur.
- — (Tuhfetu’l-Uşşak); Emir Hüsrev Dehlevi’nin (Matla’u’l-Envar) adlı eserine nazire makamindadir.
- _ (Riyazu’s-Salikin) : Ahlak ve tasavvufian bahseden on devha (büyük zat) üzerine tertib edilmiştir. 998 (1590) da manzum hale getirerek Üçüncü Murad’a takdim etmiştir.
Matla’ından
«Bismilldhirrahmanirrahim
Devha-i bostan-ı Kelam-ı Kadım
Nehr-i firavan gibi huş meddi, var
Ravza-i Kur’an’a odur cuy-bar
Meddin alıp daire-i şeş-cihat
Oldu musahhar ana esma-i zat
Noktasidir nukte-i sırr-ı vücud
Merkez-i perkar sipihr-i şuhud.
Surelerin her biri bir serv-i kad
Kaş gibidir sure başıda o med.»
- — (Enisü’l-Kulub),
- — (Sad Kissa),
- — (Sad Hisse). Her üçü de (Hümayunname)ye nazire makamındadır.
- — (Ravzatü’l-Letaif) : Üc bin beyitli ahlaki ve edebi bir eserdir.
- — (Hilyetu’r-Rical ve’l-Aktab fin’-Nücebal ve’l-Ebdal) : Ricalullah’ın ahval ve makamlarından bahsedip ekseriyeti itibariyle (Hoca Muhammed Parisa)nın meşhur Farsça (Faslu’l-Hitab)ından derlenmiştir.
- — (Nevadiru’l-Hikem) : Tarih ve muhada’ata ait yedi nadire ve bir hatime’den tertib edilmiş kıymetli bir eser olup 997 (1589) de Tokat’da yazmıştır. Sultan Üçüncü Murad’a takdim ederek mükafat olarak son me’muriyeti olan Cidde Mutasarrıflığına tayin edilmiştir. Fihristi aşağıdadır:
«Nadire-i ula : Der inkiraz-ı evliya, ulema, erbab-i siyt ü sada.
Nadire-i saniye: Der Tekmile-i hikmet-numa bi-tafsil-i in’idam-i as- hab-i cevv u beha.
Nadire-i salise: Der nevbet-i hilafet-i çihar-yar-ı ba-safa ve sebeb-i te’hir-i Murteza.
Nadire-i Rabia: Ez ilm-i tefsir-i müşkil-küşa bi-tevfik-ı ayet u hadis.
Nadire-i Hamise: Der taleb-i mülk-i Süleyman Nebi halife-i Huda ve uluvv-i himmet-i mülk-i ara.
Nadire-i Sadise: Ez-akliyat-ı ilham-nüma der havatin-i mazharat-ı nebiyyina.
Nadire-i Hamise: Der taleb-i mülk-i Süleyman nebi halife-i Huda ve fevaidan-i fehva.
Hatime-i risale: Bi-himmeta der ihtiyarat-ı ashab-ı sendyi’-i bedayi’- numa.
- — (Kavdidü’l-Mecalis ve Adabu’l-Mecalis) : Muaşeret adabına dair içtimai ve ahlaki bir eserdir.
- — (Mehasinü’l-Edeb) : «Minhacü’s-Suluk ila Edeb-i Sohbeti’l-Müluk) adlı eserin genişletilerek tercemesi olup on beş fasıl üzere tertib olunmuştur.
- — (Nasihatü’s-Selatin) : Abdurrahman Şirazi’nin eserinin genişletilmiş tercemesi olup kendi el yazısı ile yazılmış nüshasındaki imzası «Ene’l-fakirü Ali türab-i ekdami’l-ehali» şeklindedir.
- — (Devhatü Bostanu’l-Arifin): Ahlaki ve tasavvufi bir eserdir.
- — (Bahr-i Nesayih) : On beş bab üzere tertib edilmiş ve bazı ilavelerle Farscadan terceme olunan bir eser olup bir nüshası Manastır Kütüphanesindedir.
- — (Dürer-i Mensure) : Üç fasıl ve bir hatime üzere mürettebdir.
- — (Tarih-i Engerus) : Macaristan seferine aittir.
- — (Selim-name): Sultan ikinci Selim’in devrindeki olaylardan ve tarihinden bahseden bir eser olup olaylardan başka o zamana ait devlet ricalinin de hayat hikayeleri derc edilmiştir.
- — (Menşeu’I-inşa) : Bir çok yazılarını ihtiva etmektedir.
- — (Divan) : Divanların yazıldığı şekildedir.
- — (El-Halatu’l-Kahire Mine’l-Adati’z-Zahire Fi-Beyan-i icmal-i Ahval-i Mısrıl-Kahire): Tufandan evvel ve sonraya ait olmak üzere bir mukaddime, iki fasıl ve bir hatime’den ibaret Mısır bölgesinin tarihi durumundan bahseden bir tarihçedir.
- — (Kenzü’l-Ahbar ve Lahiki’l-Efkar) : Tarihi bir eserdir.
- — (Zubdetü’t-Tevdrih): Allame Kadı Adud’un (Eşrafu’t-Tevarih) adlı eserinin genişletilmiş tercemesidir. Bir nüshası tarafımdan Müze-i Hümayun Kütübhanesi’ne hediye edilmiştir.
- — (Menakıb-ı Hünerveran) : Yazı san’ati tarihine ait bilgilerle meşhur hattat, müzehhib, mücellid, nakkaş, ressam ve kat’ıların hayatlarından bahseden kıymetli bir eser olup Bağdad Defterdarı iken yazmıştır.
- — (Mirkadü’l-Cihad): Danişmend meliklerinden Ahmed ile evladının tarihinden bahseder. 997 H.’de Corum yaylasında yazmıştır.
- — (Munşedtü’l-inşa): Muhtelif mektublaşma suretleri ile bu gibi mektublaşmalarda kullanılması uygun olan cümle ve şaireyi ihtiva etmektedir.
- — (Rahatü’n-Nüfus) ‘Rucu’u’ş-şeyhi ila Sibahi’ ismindeki tıb eserinin tercemesidir.
- — (Nadirü’l-Muharib) : Sultan ikinci Selim ile kardeşi Bayezid Çelebi arasında Konya’da vuku’ bulan muharebelerden bahseden manzum bir tarihçedir.
- — (Heft-Meclis): Kanuni Sultan Süleyman’ın son seferi olan Zigetvar Seferi’ni beyan eden bir tarihçe olup sonradan ikdam Matbaasında basılmıştır.
- — (Cami’u’l-Hubur): Şehzadelerin sünnet düğünlerine ait manzum bir eser olup Sultan üçüncü Murad’a takdim edilmiştir.
- — (Varidatü’l-Enikatü): Muhtelif şiirlerini toplayan bir divandır.
- — (Layihatu’l-Hakikat): Muhtelif şiirlerini havi divandır.
- — (Sedef-i Sad-güher) : «Varidat» ve «Layihat» kitablarından yüz gazel seçmiş ve mukaddime olmak üzere Yazdığı manzumesinde de kendi hayatı ve eserlerini yazmıştır. Birer nüshası Müze-i Hümayun ve Millet Kütübhanelerinde vardır.
- — (Fusul-i Hall u Akd ve Usul-i Harc u Nakd) : Devletlerin yükselme ve alçalma sebebleri hakkında tarihi misallerden ve hakimane mutalealardan bahseden istifadeyi mucib bir eser olup eskiden basılmışsa da bugün nüshaları enderdir. Yazma nüshaları İstanbul kütübhanelerinin bazılarında vardır.
- — (Mir’atu’l-Avalim): Alemin yaratılışına dair bir tarihçe olup basılmıştır.
- — (Nüzhetü’l-Mecalis): ‘Muhadarat ilminden’, (menkıbe ve dini vak’alardan) bahseder.
- — (Tarihu’l-Metali’): Üçüncü Murad’ın şiirlerinden bazılarının, şerhlerini ihtiva etmektedir.
- — (Hülasa-i Ahval Der-Letafet-i Mevazi’-i Mevaiz-i Sahihi’l-Meal): İnsanlık aleminden on bir sınıfın durumlarının özünü ve hareketlerinin neticelerini beyan eden terci’-i bend tarzında bir eserdir.
- — (Menakıb-ı Halil Paşa) : Kaptan-ı Derya Halil Paşa’nın menkıbelerini anlatmaktadır.
- — (Fetihname-i Rodos).
- — (Nusret-name): Lala Mustafa Paşa’nın 985 (1577) tarihindeki Azarbaycan ve şirvan Seferlerini açıklamaktadır.
- — (Ravza-i irfan): Ahlaki ve tasavvufi bir eserdir.
- — (Meayibu’l-Erazil): Ahlaki ve hikmetli sözleri ihtiva eder.
- — (Mihr ü Vefa) : Yedi bin beyitli bir manzumedir.
- — (Devha-i Bostanu’l-Arifin): Ahlaki ve tasavvufi bir eserdir.
- — (İzzetu’l-Asr Fi Tefsir-i Suretün’-Nasr).
- — (Kunhü’l-Ahbar): Hz. Adem’in yaratılışından itibaren Eğri Fatihi Sultan üçüncü Mehmed Han devrine kadar olan umumi bir tarih olup aşağıda yazıldığı gibi dört rükün (cild) seklinde tertib edilmiştir:
Rükn-i evvel: Hz. Adem’in yaratılışından Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimize kadar olan peygamberler tarihini ve Diğerlerini…
Rükn-i sani: İslamın zuhuru ile Peygamberimizin evsafından başlayarak Hulefa-i Raşidin, Emeviler, Abbasiler’in tarihi ile meşayih, ulema, şuara ve hükema’nin hayatları….
Rukn-i salis: Türklerin ve Tatarların tarihi durumlarını…
Rükn-i Rabi’: Osmanlı devleti ile komşusu bulunan milletlerin bazılarının durumunu beyan etmektedir.
Birinci cildin önsözündeki geniş tafsilattan ve kaynak olarak isimlerini zikrettiği Müelliflerden anlaşıldığı gibi bu eseri yüzlerce esere müracaat ederek meydana getirdiği anlaşılır. Dili; zamanındaki üsluba göre selis bir ifade taşımakta ve kendisinin yaşadığı zamanı da tarihçi şan ve şerefine uygun olarak tasvir etmektedir.
Bununla beraber zamanına kadar yazılan umumi tarihlerimizin birincilerindendir. 1006 (1598) tarihinde beyaza (temize, kagida) geçirmeğe muvaffak olmuştur. 1277 (1860) tarihinde dört cild halinde basılmasına himmet olunmuşsa da takriben iki cild kadarı basılmıştır. Ekseriyeti itibariyle hal tercemelerinden bahseden Diğer cildleri her nasılsa basılamamıştır. Basılmamış kısmının bir nüshası Halis Efendi Kütübhanesinde vardır.
- — (Farisi Divan).
- — (Gül Sad-berk): Yüz gazelini ihtiva eden bir şiir mecmuasıdır.
Matla’ından :
Hamdü lillah esüp nesim eda
Gül berke virdi neşv ü nema
Sedef sad-güher bulup payan
Gül sad-berki açtı bad ü zan.
Yani kim sad gazel tamam oldu.
Tuhfe-i has, has ü am oldu.
- — (Subhatü’l-Ebdal) : Mersiyeleri ihtiva eden bir mecmuadır.
Bir parçasından:
Kerbelanın şuhedasi cem’a
Siyyema nür-i çeşm-i Zehra
Şah-ı mazlum u şehid-i maktul
Mukteda-i harem-i al-i Resul
Fahr-i sibteyn ve imam-ı haremeyn
Sahib-i hulk-i Hasen yani Hüseyn
Mürteza ayn olur anlar her dem
Radiyallahü Teala anhüm.
Kaynak: Osmanlı Müellifleri, Bursalı Mehmed Tahir Bey, Meral Yayınevi, 3. Cilt.
Yorumlar kapalı.