Cenap Şahabettin kimdir? Hayatı ve Eserleri: (1870-1934) Türk, şair ve yazar. Servet-i Fünun şiirinin başlıca temsilcilerindendir. Manastır’da doğdu, 13 Şubat 1934’te İstanbul’da öldü. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da askeri okullarda yaptı. 1889’da Askeri Tıbbiye’yi bitirerek yüzbaşı oldu. 1890’da ihtisasını yapmak üzere Paris’e gönderildi, orada dört yıl kaldı. Dönüşünde Mersin ve Rodos’ta karantina doktorluğu, Cidde’de Sıhhiye Müfettişliği görevlerinde bulundu. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndü. Dâire-i Umûr-i Sıhhiye Müfettişliğine getirildi. 1914’te, yirmi yıl süren doktorluk mesleğini bıraktı. Aynı yıl, Darülfünun Fransızca tercüme öğretmenliğine ve Batı edebiyatı müderrisliğine tayin edildi. Daha sonra aynı fakültede Osmanlı edebiyat tarihi dersleri verdi.
Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamında Tanin, Hürriyet ve Hak gibi günlük gazetelerde siyasal yazılar yazdı. 1918’de Süleyman Nazif’le birlikte Hadisat gazetesini çıkardı. Dildeki sadeleşme hareketine karşı Arapça ve Farsça’dan yana tavır alan Cenap Şahabettin, eski dil anlayışına bağlı kalarak makale, söyleşi, mektup, fıkra, özdeyiş, gezi türünde vazılar yazdı. 1919’da, Peyam-ı Sabah’ta Kurtuluş Savaşı’na karşı yazılarını yayımladı. Öğrencilerin baskısıyla Edebiyat Fakültesi’ndeki görevinden ayrılmak sorunda kaldı. Sonradan Milli Mücadele’yi destekleyen yazılar vazdıysa da, Cumhuriyet döneminde politik yaşamdan uzaklaştı. Kendini yazınsal çalışmalara verdi.
Şiirle ilgisi Askeri Tıbbiye’de öğrenciyken başlayan Cenap Şahabettin’in Divan edebiyatı geleneği ve Muallim Naci etkisindeki ilk şiirleri Saadet ve Tercüman-ı Hakikat gazetelerinde yayımlandı. Kısa bir süre sonra Abdülhak Hamid ve Recaizade Mahmut Ekrem’in temsil ettiği Batı şiirinin etkisine açık şiir anlayışını benimsedi. Bu dönem şiirlerini topladığı Tâmât (1887) adlı kitabında her iki anlayışa uyan şiirleri yan yana bulunur. 1894’te Paris dönüşü yazdığı şiirlerde ise Mallarme ve Verlame gibi Fransız şairlerinin etkisiyle Sembolist bir şiir anlayışını benimsedi. 1896’da Servet-i Fünun hareketine katıldı. Birçok edebiyat incelemecisi Cenap Şahabettin’in batı Sembolist şiirinin simge ve sözcük anlayışını tam anlamıyla kavramadığı görüşündedir. Aynı görüşe göre Servet-i Fünun şairleri, gündelik dilde halkın ağzında yıpranmış sözcüklerden arındırılmış bir şiir dili yaratmayı amaçlamışlar ancak sözlük karıştırarak buldukları eski sözcüklerle yadırganan, yapay bir dil oluşturmuşlardır. Cenap Şehabettin de bu anlayışı paylaşmış ve asıl önemli ürünlerini Servet-i Fünun hareketi içinde vermiştir. Halit Ziya ve Tevfik Fikret’ le birlikte bu akımın öncüsü durumuna gelmiştir.
Cenap Şahabettin, seçtiği eski sözcüklerdeki ustalık ve dizelerinin ses zenginliği bakımından Türk şiirinde önemli bir yer tutar. Şiirde sözcük seçiminin değeri ve önemini vurgulayan Cenap Şahabettin kendisinden sonra gelen şairler içinde en çok Ahmet Haşım’i etkilemiştir. Bunun yanı sıra şiirinde resimsel betimlere ve imgelere yer vermiş çoğunu serbest müstezat biçiminde yazarak mısra düzeninde de yeni biçim arayışlarına girmiştir.
Cenap Şahabettin Eserleri:
Şiir:
- Tâmât, 1887;
- Evrak-ı Eyyam/Günlerin Yaprakları, 1915;
- Evrâk-ı Leyal,(ö.s.),1934, der. S.N. Ergun.
Gezi:
- Hac Yolunda, 1909.
Makaleler-Özdeyişler:
- Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözler, 1918.
Oyun:
- Yalan, 1911;
- Körebe, 1917;
- Küçük Beyler.
İnceleme:
- Vilyam Şekspir, 1931.
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Cilt 24, Anadolu yayıncılık.
Yorumlar kapalı.