Çağatay kimdir? Hayatı ve eserleri

kihaes 12/24/2021 0

Çağatay kimdir? Hayatı ve eserleri: (1185-1241) Moğol hanı. Çağatay devletinin kurucusudur. 1185’te doğdu, 1241 sonlarında öldü. Cengiz’in Börte’den olan ikinci oğludur. 1200’den sonra babası ile savaşlara katılıp, etkin görevler aldı. Çağatay, ilerde payına düşecek Orta Asya’nın fethine etkin olarak katıldı. Cengiz Han, 1219’da başlattığı Batı seferi sırasında, kendisini şiddetle savunan Otrar önünde daha fazla duraklamak isteme­yerek, iki oğlunu bıraktı ve hızla Buhara üzerine yürüdü. Çağatay, küçük kardeşi Ogedey ile birlikte Otrar kuşatmasını yönetti. Kuşatma uzun sürdü. Kaleyi savunan İnalcık Kayır Han’ı canlı yakalamak isteyen Moğollar çok kayıp verdiler. Ama sonunda Otrar komutanı yakalanıp, Cengiz Han’a gönderildi. Çağatay ile Ogedey de Buhara’yı alıp, Semerkant’ı kuşatan babalarının yanma gittiler.

Çağatay, Semerkant kuşatmasında babasına yar­dım etti ve 1220 yazında kale düştükten sonra Harezmşahlar’ın en önemli kentlerinden Gürgenç üzerine yürümekle görevlendirildi. Ogedey’le birlikte kenti kuşattılar. Bir süre sonra, ağabeyleri Cuci de onlara katıldı ve büyük olması nedeniyle komutayı ele aldı. Cuci, ilerde kendi mülkü olacağından, kentin yakılıp yıkılmasını istemiyordu. Çağatay ile Ogedey ağabeylerini babalarına şikâyet ettiler. Kardeşler ara­sındaki çekişmeyi öğrenen Cengiz Han, Gürgenç çevresindeki bütün birlikleri Ogedey’in komutasına verdi. Kent 1221 Mayısı’nda düştü. Çağatay ile küçük kardeşi yeniden babalarının yanına döndüler. Cengiz Han bu sırada, Talkan’ı kuşatmıştı.

Cengiz Han, burayı aldıktan sonra, Bamiyan’a geçti. Bamiyan’ın
kuşatılması sırasında Cengiz Han’ ın en değerli torunlarından sayılan
Çağatay’ın oğlu Mö’tügen (Mö’etüken) öldürüldü. Bunun üzerine kentin
kuşatılması daha sertlikle sürdürüldü.

Çağatay, babasının buyruğu üzerine, Celaleddin Harezmşah’ı izlemek
için, Hindistan’a geçti. 1221- 1222 kışını Hindistan’da geçirdi. Ancak artık
Celaled­din Harezmşah’ın Orta Asya için bir tehlike olmadı­ğının anlaşılması
üzerine, Cengiz Han, 1222’de dönüş hazırlıklarına başlamıştı. Çağatay, 1223’te
Seyhun kıyılarında dönüş yolunda olan babasının yanına ulaş­tı. 1225’te
Karakurum’a birlikte döndüler.

Cuci, babasının sağlığında ölünce, Çağatay, Cen­giz’in en büyük
oğlu durumuna gelmişti. Ancak, Cengiz’in yerine geçecek olan oğul Ogedey idi.
Bu nedenledir ki, Cengiz Han’ın ölümünden sonra, Çağatay, Ögedey’in Büyük Kağan
olmasında etkili oldu. Çağatay, bu arada “yasa”yı (Moğol kanunu) en iyi bilen
ve uygulayan kişi olarak da tanınıyordu.

Çağatay, daha sağlığında yurt olarak Uygurlar ülkesinin batısı ile
Irak arasındaki alanı almıştı. Bu yörede öncelikle İli ırmağı boylarında
yaşadı. Göçe­beliğin ve hayvancılığın etkili olduğu geleneksel Moğol yaşamına
titizlikle bağlıydı. Denetiminde olan ve kent yaşamının geliştiği
Maveraiinnehir’in ise, daha değişik bir yönetimi vardı.

Çağatay’ın ordası (kendisine bağlı topluluklar) ile İli ırmağı
boylarındaki yaşayışı, bu yörelerde Karahanlılar çağından beri canlanan tarımın
ve kentlerin gerileyip çökmesinde etkili oldu. Göçebelerin hayvanları için
otlaklar gerektiğinden, tarlalar ekilmeyip, otlak haline getirildiler.

Çağatay ile yönetimindeki Müslümanlar arasın­da sürekli bir
çekişme vardı. Çağatay, “yasa”nın titiz bir uygulayıcısı olduğundan veziri
Habeş Amid’in Müslüman olmasına karşın Müslümanlar’ın kendi dinlerinin gereğine
göre davranmalarını hoş karşıla­mıyor, gerektiğinde engel oluyordu.

Çağatay, bütün göçebe özelliklerine karşın, yöne­timindeki ülkenin
imarı ve gelişmesi ile yakından ilgilendi. Daha 1222’de Ceyhun Irmağı üzerinde
kayıktan bir köprü yaptırarak, iki yaka arasındaki ulaşımı sağlamıştı.

Çağatay, küçük kardeşi Ogedey ile hemen aynı zamanda öldü.
“Yasa”ya göre, tedavisini yürüten hekimler Çağatay’ı yaşatamadıkları için
öldürülmüş­lerdir.

Çağatay, Cengiz’in çocukları arasında bir sülale­ye ve devlete
adını veren tek kişidir. Çağatay’ın İli ırmağı boylarındaki ordası ile yöreye
gelen yeni unsurlar ve bu arada Türkler, sonraki yıllarda Orta Asya’daki
nüfusun artmasında da etkili olmuşlardır. Bu nedenledir ki, Çağatay’ın adı, bu
Türkler arasında unutulmamış, burada konuşulan Türkçe, Çağatay lehçesi olarak
anılmıştır.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri
Ansiklopedisi, Cilt 29, Anadolu yayıncılık, 1984.

Yorumlar kapalı.