1851 ’de “Darülmuallimîn Nizamnamesi”ni hazırlamıştır. Öğretmen Okulunun ilk müdürü sayılır. (Daha önce Yahya Efendi, “Baş Hoca” unvanı ile 1848’den 1850’ye kadar bu görevi yürütmüştür). Ahmet Cevdet Efendi, bir tarih, din ve hukuk bilginidir. “Tarih-i Cevdet” adlı Osmanlı tarihinin yazarıdır.” “Mecelle” adındaki Osmanlı Medeni Kanunu niteliğindeki eseri hazırlayan komisyonun başkanlığını da yapmıştır. Birkaç kez Maarif Nazırlığı da yapmıştır. Zamanına göre oldukça ileri görüşlere sahip olduğu söylenebilir. Yalın bir Türkçe ile yazılar yazmış, bu yoldan – dolaylı da olsa – Türkçenin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Ahmet Cevdet Paşa’nın meslekî kişiliği, hazırladığı Nizamname’de görülebilir. Onun duygu, düşünce ve görüşleri şöyle özetlenebilir:
1 – Öğretmen okulları, okulların âdeta ruhunu teşkil eder. Bu okullara ne kadar önem verilirse, diğer okullardan alınacak verim de o derece artar.
– Öğretmenin en önemli niteliği “onur” dur. Öğretmen adayının onurunu korumak gerekir. Bunun için, öğretmen adayına, okurken devletçe belli bir ücret verilmesini sağlamış; medrese öğrencilerinde olduğu gibi onların Ramazan aylarında cerre çıkmalarını (belirli zamanlarda para ve erzak toplamak için köylere gidip imamlık ya da müezzinlik yapmalarım) önlemiştir.
1 Zeki ve çalışkan olan öğrencilerin öğretmen okulunu normal süitinden önce bitirmelerine olanak sağlamıştır.
2 – Eğitimde, öğrencilere ayrıcalıklı olarak özel muamele yapı ~amasını istiyordu. Konmuş kurallara aykırı davranışta bu- hr„İmasına, kayırma, iltimas ve aracılığa karşıydı. Bunu, okula öğrenci M mından, okuldan öğrenciyi mezun edinceye kadarki bütün işlemlerde K-ekli görüyordu.
3 – Öğrencisi Selim Sabit Efendi’nin naklettiğine göre, okuttuğu fc im Tarihi ve Genel Tarih derslerinde olayların nedenleri üzerinde . _-ar. olaya etki yapan etkenleri açıklar ve bunlardan sonuçlar çıkarır ve 4l ‘Onuçlar üzerine öğrencilerin düşünmelerini sağlardı.
4 – Kendi devrinin öğretimiyle ilgili olarak Avrupa’daki mes- efct aşları ile yazışmalar yapardı.
5 – Okullardan mezun olan öğrencilerin- göreve atanıncaya kadar, s ilklerini unutmamaları için- okula devamına imkân sağlamıştı.
6 – Hazırladığı öğretmen okulu’nun ilk yasasına açıkça “Usul-i İfade ve Tâlim” dersini koymakla, bugün bütün dünyadaki öğretmen okulunda okutulan “meslek dersleri”nin Türkiye’deki temelini atmıştır.([1])
Ahmet Cevdet Paşa, 1868’de “Mecelle”yi hazırlayan komisyonun baş- ı_”! bulunmasına karşın, eğitimde, bir ölçüde laik bir tutuma sahipti. O, r -‘lümanlığı kabul eden bir Avrupa’lıya yazdığı mektupta şöyle diyordu:
“Allah âdildir, kimsenin hakkını kimsede bırakmaz. Bundan olayıdır ki, i İm i y ette adalet, en büyük ibadettir. İslâmiyette kul ile Allah arasına kimse çremez. İbadete, dine Devlet karışamaz, cebir ve ikrah yoktur. Her kul, dişileri hakkında hüsnü zanla memurdur* (iyi niyetli olmak zorundadır).”
KAYNAK: CAVİT BİNBAŞIOĞLU, TÜRKİYEDE EĞİTİM BİLİMLERİ TARİHİ, M.E.B. YAYINLARI, 1995